SSS – Patoloji

Anöstrus

Sadece ineğin siklus gösterip göstermediğini değil aynı zamanda anöstrus tipini de (folliküler gelişimin evresi) belirlemek gerekmektedir. .

  • rektal palpasyon
    Deneyimli bir hekim rektal palpasyonla CL, ovaryum kisti ve herhangi bir folliküler aktivitenin varlığını belirleyebilir. Aynı zamanda gebelik teşhisi de yapılabilmektedir.
  • transrektal ultrasonografik muayene
    Ultrasonografik muayene ile ovaryumlar ve uterus görülebilmektedir. Deneyimli bir hekim; ovaryum aktivitesi ve anöstrus tipi, CL varlığı, ovaryum kistleri ve 28. günden itibaren gebelik tanısı koyabilmektedir.
  • Kan ve süt progesteron konsantrasyonlarının ölçümü
    Tekrarlanan ölçümler, yükselen progesteron konsantrasyonu CL bulunduğunu gösterdiği için ineğin siklus gösterip göstermediğini belirleyebilir. Bu test anöstrus tipini belirlemekte kullanılamamakla birlikte bir sürüde siklik değerlendirmelerde ve şüpheli durumlarda ovaryum kistlerinin tipini belirlemede yararlıdır..

Düşük gebelik oranıyla sonuçlandığı için progestagenlerle yapılan indüksiyonlar hariç anöstrustaki ineklerin indüklenen ilk östrusta tohumlanmasından genellikle kaçınılmalıdır.

Uzun bir anöstrus sürecinden sonra ineklerde indüklenen östrustan sonra kısa bir luteal dönem görülmektedir. Progestagen uygulamaları, kısa luteal dönem ve yüksek gebelik oranını belirgin bir şekilde düşürmektedir. .

top

Kistik ovaryum hastaligi

Hayır, sadece östrojenik olarak aktif olan folliküler kistler nimfomani tablosuyla karakterizedir. Ancak birçok folliküler kist östrojenik etki göstermez ve anöstrusa sebep olur. Luteal kistler ise, progesteron üretirler ve östrus davranışlarını inhibe ederler.

Tedavi sonrası görülen kızgınlık sırasında ovulasyon, kistte değil yeni bir dominant follikülde oluşmaktadır. Dolayısıyla vaginal akıntı gibi patolojik bir durum söz konusu olmadıkça ineklerin tohumlanması önemlidir

Olabilir. Fakat kistik ovaryumlu hayvanlarda tedavinin amacı siklusu başlatmak, yeni bir dominant follikülün maturasyon ve ovulasyonunu sağlamaktır. Kistin fiziksel olarak eliminasyonunu sağlamak çok önemli değildir. Sadece, ovaryum dokusuna baskı yapacak ve zarar verecek kadar büyük kistler ortadan kaldırılmalıdır. .

Teorik olarak nüks oluşmayacağını garanti eden bir kriter bulunmamaktadır.

Tedavi sonucunda yeni bir folliküler dalgalanma ve buna bağlı dominant follikülün ovulasyonu en yüksek başarıyı sağlayacaktır. Bunu sağlamak için tedavi sonrası kızgınlıkta olduğu tespit edilen ineklerde ST sırasında ek olarak GnRH veya hCG uygulaması yapılabilir.

Kistik ovaryum tedavisinde bir diğer yol ise progestagen senkronizasyon sistemlerinin uygulanmasıdır. Bakınız Kistik Ovaryum. Progestagen yeni bir siklus için hazırlık yapmakta ve indüklenen östrusta “sağlıklı” bir ovulasyon şansını arttırmaktadır..

Her iki hormonda kullanılabilir ve her ikisinin de etkisi pratikte eşit derecededir.

GnRH tedavisinin hem folliküler hem de luteal kistlerin tedavisinde etkili olduğu unutulmamalıdır ve eğer kistin tipi belirli değilse GnRH tedavisi tercih edilmelidir.

Evet, Ovsynch protokolü uygulaması kistik ovaryum tedavisinde oldukça yararlıdır. Bilimsel çalışmalar, kistik ovaryum vakalarında Ovsynch protokolünün sadece GnRH uygulamasıyla kıyaslandığında tohumlama oranının daha yüksek ve tedavi-gebe kalma aralığının daha kısa olmasıyla sonuçlandığını ortaya koymuştur.

Bir sütçü inekte kistik ovaryum olgusu çok sık tekrar ediyorsa o hayvanın sürüden çıkarılması gerekebilir. İneğin süt verimi, genetik özellileri ve yaşı göz önüne alınmalıdır.

Tekrar eden olguların tedavisi ekonomik olarak sıkıntı yaratmayacaksa, en iyi yaklaşım 7-10 gün süresince progestagen uygulaması ve takriben ovulasyonu sağlamak için kızgınlıkta GnRH/hCG enjeksiyonudur.

Her ne kadar Amerika’da birçok literatür 100mcg gonadorelin ve 0.004 mg buserelin’in yeterli olacağını bildirmekle beraber diğer ülkelerde yüksek dozlar önerilmektedir. Bilimsel çalışmalar düşük dozların etkisinin de düşük olduğunu göstermektedir.

Bu nedenle önerilen doz:
Gonadorelin – 250-500mcg
Buserelin – 0.10mcg’dır.

Tüm dünyada uygulanan doz aralığı 1.500 iu ile 10.000 iu arasında değişmektedir.
En ekonomik seçim 1.500 – 3.000 iu’dur.

top

Retensiyo sekundinarum

Normalde bir inek plasentayı postpartum 12-24. saatler arasında atmazsa retensiyo sekundinarum’dan bahsedilebilir.

Bazı ülkelerde 12 saat, bazılarında ise 14 saate kadar fizyolojik kabul edilmektedir.

Hayır, plasentanın elle ayrılması ve özellikle postpartum 24 saati geçmişse kaçınılmalıdır. Plasentanın güç kullanılarak ayrılması endometriumun travmatize olmasına, elin cerviksten geçişi sırasında cerviksde mikrolezyonlar oluşmasına neden olmakta ve buna bağlı olarak oluşan skar dokusu organın ileride kapanmasını engellemektedir. En önemlisi de bir tek manipülasyonla plasental dokunun hepsi çıkarılamamaktadır.

Yapılması gereken en iyi şey vulvadan sarkan plasentanın mümkün olduğunca nazikce aşağıya doğru çekilerek görünen kısmın kesilerek uzaklaştırılmasıdır. İnek geri kalan plasenta kısmının ayrılmasını sağlamak için prostaglandinle tedavi edilebilir.

Genelde böyle bir tedavi uygulamadan önce amacımızın metritisin tedavimi yoksa önlenmesi mi olduğuna karar vermemiz gerekir.


Bir diğer kriter ise buzağılama sonrası geçen süre ve servikal kanalın durumudur. Postpartum 12. saatten sonra servikal kanal kapanmaya başlar ve bu tür ilaçlar ancak el serviksten kolaylıkla geçebiliyorsa uygulanabilir. Aksi takdirde serviksi travmatize edebiliriz.

Sadece retensiyo sekundinarum olgusu paranteral antibiyotik uygulaması için bir endikasyon değildir. En iyi tedavi yaklaşımı, postpartum 10 gün içerisinde 39.5C’nin üzerinde beden ısısı tespit edilen uterus enfeksiyonu oluşan ineklerde parenteral antibiyotik uygulamasıdır.

Metricure geç postpartum dönemde klinik ve subklinik endometritis tedavisi için kullanılmaktadır. Bu nedenle spektrum ve formulasyonu A. pyogenes ve diğer anaerob mikroorganizmalar gibi geç postpartum dönemde ve invole olmuş uterusta karşılaşılan bakteri türlerinin eliminasyonu için seçilmiştir.

Retensiyo sekundinarum ve akut puerperal metritisli ineklerde en sık karşılaşılan bakteri E. coli’dir. Ayrıca involusyon süreci yeni başladığı için uterusun hacmi de büyüktür.

Bu nedenle Metricure yerine diğer ürünlerin kullanılması daha iyi olacaktır. E.coli’ye karşı etkili olan ve invole olmamış uterusta etki gösterebilecek bir formülasyonun seçilmesi gerekmektedir.

Retensiyo sekundinarum’un önlenmesinde vitamin E ve selenyum takviyesi tartışmalıdır. Bazı çalışmalarda bu tip uygulamaların yararlı olduğu bildirilmesine karşın retensiyo sekundinarum oluşumunun azaldığına dair bir bulgu bulunmamaktadır.

Bununla beraber, ineklerde selenyum eksikliği bulunduğu tespit edilen bölgelerde bu tür önlemlerin alınması yararlı olabilir; çünkü vitamin E ve Selenyum yetersizlikleri myometrial fonksiyon ve endometriumun immunitesi üzerine negatif etki yapmaktadır.

top

Uterus enfeksiyonlari

Evet, metabolik hastalıklar ve özellikle ketozis ve yağlı karaciğer sendromu endometrial savunma mekanizmalarını bozmakta ve böylece inekleri uterus enfeksiyonlarına karşı predispoze kılmaktadır.

Tedavi protokolü doğru bir anti-bakterial ürünü içermelidir.

Prostaglandinler uterus kontraksiyonlarını arttırdığı ve progesteronun immunosuppresif etkisini elimine ettiği için kullanımı her zaman tartışmalı olmuştur.  Prostaglandinlerin endometrial hücreler üzerinde doğrudan stimülatör etkisinin bulunduğu bilinmektedir.

Bununla birlikte, ineklerde siklik aktivite başlamadan önce prostaglandin uygulamasının yarar ve maliyeti belirlenmelidir.

En önemli nokta tanının doğru ve birçok tanı yöntemiyle konulmuş olmasıdır. Tanı amacıyla kullanılan sofistike yöntemler deneyimli kişiler tarafından ve doğru bir şekilde uygulanmadığında yanlış sonuç verebilmektedir.

Öncelikle reprodüktif kanalın tam bir klinik muayenesinin yapılması gerekmektedir. Bunun en basit yolu da eldiven kullanarak vaginanın muayene edilmesi, akıntının varlığı, karakteri ve cervikal kanalın durumunun belirlenmesidir.

Olanaklar mevcutsa sitolojik muayene ve bakteriyel kültür için uterus svabı alınması ikinci bir adım olarak yararlı olacaktır.

İneklerde akut puerperal metritis olgusunda flunixin meglumine, meloxicam ve diğer nonsteroid antienflamatuar ilaçların uygulanması yararlıdır. Bu ilaçlar sadece ineğin rahatlamasını sağlamakla kalmaz aynı zamanda yangı sürecinde endometrium’da oluşan lezyonları azaltırlar.

Akut puerperal metritis yaşamsal öneme sahip bir hastalıktır ve paranteral antibiyotiklerle ve nonsteroid antienflamatuar ilaçların kullanılması gerekmektedir. Pratikte postpartum ilk 10 gün içerisinde beden ısısı 39.5C’nin üzerinde olan uterus hastalığı bulunan ineklerde parenteral antibiyotik önerilmektedir.

top

Metricure

Prostaglandinlerin kullanım amacı progesteronun immunosupresif etkisini ortadan kaldırmak ve patolojik akıntının uterustan boşalmasını sağlamak olduğu için ilk önce prostaglandinin uygulanması ve 3 gün sonra Metricure’ün uygulaması daha mantıklı olacaktır. İki ürünün aynı anda uygulanması uterus kontraksiyonları sonucu ilacın bir kısmının kaybına neden olabilir.

Evet, ancak uygun bir tedavi prosedürü izlenmesi gerekmektedir. Önce corpus luteum’un regresyonu ve prulent akıntının uterus lumeninden boşaltılması amacıyla prostaglandin uygulanmalı, yaklaşık 2-3 gün sonra Metricure kullanılmalıdır.

Uygulama pipetinde kalan ürün 1 ml’den azdır ve tedavi dozu açısından bir önemi yoktur. Bu nedenle, hava aspire edilerek bu az miktardaki ilacın uterusa verilmesine gerek yoktur.

Evet, ST’yi izleyen 12-24. saatler arasında Metricure uygulaması, spermatozoa oviducta ulaştıktan sonra ve izleyen 6 gün içinde blastosist uterusa ulaşmadan önce endometriumda etkisini gösterecektir.

Metricure’ün spermatozoa üzerine etkisi bilinmemekte bu nedenle böyle bir yaklaşım önerilmemektedir.

top

Fertilitenin iyilestirilmesi

Çeviren inek olgusu için birçok kriter bulunmaktadır. Fakat genelde birbirini takip eden üç östrus siklusunda tohumlandığı halde gebe kalmayan ve endometritis, kistik ovaryum gibi bir klinik tablo görülmeyen inekler çeviren inek olarak kabul edilir.

Bu soruya bir cevap vermek oldukça zordur. Her iki tedavi şekli de bazı durumlarda ve bazı sürülerde gebelik oranının artmasını sağlamıştır.

Erken çeviren inekler için (ST sonrası <21 gün içinde yeni bir östrus)  hCG uygulaması en iyi sonucu vermektedir. Geç çeviren inekler ise (ST sonrası 35-40 gün içinde yeni bir östrus) GnRH tedavisinden daha iyi yarar sağlamaktadır.

ST’yi izleyen GnRH uygulamalarının amacı ovulasyonun indüksiyonu ve/veya tohumlamadan sonra erken luteal dönemde gelişen folliküllerin luteinizasyonudur. Yapılan çalışmalarda düşük dozların ovulasyon indüksiyonu için yeterli olmadığı ortaya konmuştur ve Avrupa ve diğer ülkelerde uygulanan dozların kullanımı önerilmektedir.

Bilimsel çalışmalar sonucu elde edilen bulgular farklı olup herhangi bir artış görülmediği gibi bazı durumlarda %20’e varan artışlar da tespit edilmiştir.

Genellikle gebelik oranı yüksek sütçü sığırlarda (%60 ve daha fazla) çok farklı bir sonuç beklenmemeli en fazla %1-5 oranında bir artış gözlenebilir.

Çeviren inek problemi bulunan ve gebelik oranının düşük olduğu sürülerde, BVD, IBR, subklinik endometritis, semen kalitesinde düşüş veya yanlış tohumlama tekniği gibi diğer faktörler bulunmadığı taktirde artış %10-15’e kadar çıkabilmektedir.

top

dairy vets